Ulus Gazetesi, 1953
… Renklerin dizilişi ve tonlar şekillerin birbirinden ayrılığı, çizgilerdeki alabildiğine sadelik ve durgunluk, resimlerdeki ıssızlığı ve derin sessizliği ortaya çıkaran unsurlardır. Nuri İyem’in Sürrealizm ile hiçbir ilişiği yok ama onun resimleri karşısında insan, ister istemez sürrealist tabloların verdiği, o düşlerdekine benzer ıssızlıktan, sessizlikten duyuyor.
Bütün resimlerindeki bu insanı duyguya iyice varabilmek için Nuri İyem’in önce insan resimlerine, ondan sonra peyzaj ve natürmortlarına bakmak gerekir.
Portreler ve insan vücutları, Nuri İyem’in yalnızlık duygusunu açan birer anahtar oluyor.
Nuri İyem’in çıplaklarında, soyunmuş olan vücut değil, ruhtur. Bu resimlerde insanlar, soyunmakla sanki bağlarından sıyrılmış, kalabalıktan uzaklaşmış ve yalnız kalmış oluyor.
Jean Cassou, Picasso için yazdığı bir yazıda, yalnızlığı , yaratıcılığın baş etkeni, baş sebebi olarak gösterir. İnsan, yalnızlık, çevresinde bir boşluk duymalıdır ki yaratmak zorunda kalsın! Bu düşünceye inanınca, gerçek yaratıcıların yaratmayı içinde önlemez bir ihtiyaç olarak duyanların, ancak yalnızlar olduğuna inanmak gerekir.
İşte resimlerinden sezebildiğimiz kadar, Nuri İyem de o yalnızlardandır.